Elly her zaman huzurevine gitmek istemediğini söylerdi, ancak ailesi onun bu isteğini görmezden gelmişti. Bir gün Harold, evde Elly'nin ailesiyle karşılaştığında onlarla yüzleşmişti. Ancak aile onun söylediklerini dinlemek bile istemiyordu. Ona "pis serseri" demiş ve Elly'i aramaması konusunda uyarmışlardı. Ancak Harold'ın başka planları vardı... Elly'nin hangi huzurevinde olduğunu ona söylemek istemedikleri için Harold kendisi araştırmaya karar verdi. Eski püskü ayakkabılarıyla ülkedeki tüm huzurevlerini dolaşıp Elly'i sordu. Günlerce onu arayıp durdu. Ta ki çok uzaklarda bir eve varana kadar. Tereddüt içinde binaya girdi ve danışmaya Elly'i sordu. "Evet, burada yaşıyor," diye yanıtladı danışmadaki kadın. "Siz akrabası mısınız?" Harold bir an tereddüt etti, ardından kafasını salladı. "Ben onun kardeşiyim," diye yalan söyledi. Aile bağları olmadan onu Elly ile yalnız bırakmayacaklarını biliyordu. Elly'nin odasına götürüldüğünde gördüğü şey karşısında korkuya kapıldı. Elly bir yatakta yatıyordu ve hızla kötüleşmişti. Fakat Harold'ı gördüğünde gözlerindeki hayat ışığı bir anda geri geldi. "Harold!" diye bağırdı boğuk bir sesle. Yaklaşması için eliyle ona işaret etti. Elly'nin içinde bulunduğu durum karşısında hayretler içinde kalan Harold yavaşça kadına yaklaştı. "Yaklaş... Sana söylemem gereken bir şey var..." dedi Elly. Yatağının yanında dururken Elly, Harold'ın kulağına onu korkutan ve kocaman açılmış gözlerle kendisine bakmasına neden olan bir şey fısıldadı. "Ciddi olamazsın?!" dedi adam, şaşkınlık dolu bir ifadeyle kadına bakmayı sürdürürken. Elly yavaşça başını salladı ve elini onun yanağına koydu. "Senin..." diye fısıldadı. "Ve içindeki her şey." Harold o gün Elly'nin yanından üzülerek ayrıldı ancak Elly bu durumdan memnun görünüyordu. Gitmeden önce Harold arkasını dönüp bir kez daha Elly'e baktı ve onun gülümsediğini gördü. Bu, yakın arkadaşını son görüşüydü. Ertesi gün huzurevine geri geldiğinde korkunç haberi öğrendi, 'ablası' ölmüştü. Gözlerinde yaşlarla onun her zaman yaşadığı küçük eve doğru güçlükle yürüdü. Yüzünde hüzün dolu bir ifadeyle masaya oturdu ve etrafına bakındı. Elly bu evi ona vermişti ancak o olmadan burası bomboş, sıradan bir evdi sadece. Yanaklarından gözyaşları süzülürken kahve hazırlamak için ayağa kalktı. Fakat tam kendine bir kupa çıkarmak üzereydi ki dolaptan bir paket düştü.. Dikkatlice paketi açtı. İçindekini gördüğünde ise gözlerine inanamadı. Elly tüm birikimini evde saklamıştı. Paketin içinde 100,000 doların üzerinde para vardı! Harold şaşkınlık içinde paketi masaya bıraktı ve uzun süre bakakaldı. Derken paketi aldı ve kapıya doğru yöneldi. Bu parayla ne yapacağını çok iyi biliyordu... Elly'nin küçük evini eski ihtişamına kavuşturdu ve kadına ait tüm eşyaları sanki en değerli hazinelermiş gibi sergiledi. Duvara Elly'nin güzel bir fotoğrafını astı ve eski arkadaşına teşekkür etmek için altında her gün bir mum yaktı. Ev veya para için değildi bu, onu tanıma zevkini yaşadığı anlar içindi.