Kapı zili çaldığında, Ashley, herhangi bir sorun beklentisi içinde olmadan koltuğunda oturuyordu. Ön kapıya doğru ilerlerken evinin pencerelerinden içeri giren polis ışıklarından gözleri kamaştı. Neler oluyordu!? Kapının koluna uzanırken iki polis memurunun verandada durduklarını fark etti. Yalnız değillerdi. Üniformalı adamların arkasında resmen bir polis arabası ordusu vardı ve hepsinin ışıkları yanıyordu. "Neler oluyor? Yanlış bir şey mi yaptım?" diye polis memurlarına sordu, Ashley, tamamen şok içinde.. Polisler tek kelime etmeden evin içine daldılar ve sadece birkaç dakika sonra Ashley'nin evi 30'un üzerinde polis memuru tarafından didik didik aranıyordu. O anda Ashley ilk şoku atlattı ve oturma odasında bağırmaya başladı: EVİMDE NE İŞİNİZ VAR?!" Polis memurlarından biri Ashley'e yaklaştı ve iki cinayetle ilgili kanıt arıyor olduklarını söyledi. Hiçbir şeyden haberi olmayan Ashley birdenbire bir numaralı tanık konumuna gelmişti. Başka bir polis memuru Ashley'e koştu ve Ashley'i sabırsız bir şekilde sarstı. "Telefonun nerede?" Adam telefondaki fotoğrafları incelemeye başladı ve şüpheli selfiyi gördüğünde irkildi. Yeniden kendini toparladığında ise durumu anlatmaya koyuldu. Polis, aylardır, tüyler ürpertici bir cinayetin sorumlusu olan bir suçluyu arıyordu ancak hiçbir ipucu bir yere varmamıştı. Ta ki Ashley selfisini İnternette paylaşana kadar. "Gözlüğündeki yansıma, aradığımız zanlıyı gösteriyor." Ashley ilk başta hiçbir şey görmedi, ama daha yakından baktığında görmemesi mümkün değildi. Gözlüklerinin camında yaşlı bir adamın yansıması vardı. Ama her şey bundan ibaret değildi... Şüpheli yalnız değildi çünkü..
Devamı için sonraki sayfaya geçiniz...