Sene 2010 Haziran ayı. Tayinimiz Şırnak Çakırsöğüt’e çıktı. Evimi, eşyalarımı topladım. 3 gün sonra taşınacaktık. Evlilik yıl dönümümüzde yaklaşmıştı. 07 Temmuz hem tatile çıkacağız tatilde aşkımızın meyvesi bebişlerimiz olsun diye plan yapmıştık. İkiz kızlarımız olsun istiyorduk. Onlara çorap bile aldık. Babaannesi kızlarıma, yelekler, kazaklar ördü. O kadar çok istiyorduk ki yavrularımız olsun diye, anlatamam. 22 Haziran 2010. canım, aşkım, bitanem, herşeyim, hayatımın anlamı, babam, annem, kardeşim, sırdaşım, arkadaşım, sevgilim kısacası diğer yarım al kanlara boyandı. Ben öpmeye kıyamazken b-ombalı s-aldırıda başından çok a-ğır yara alıp Cennete gitti. Gitmeden sürekli; “Emine, iyi ki seni tanımışım.” derdi. Her namazın arkasından dua ederdi. “Allah senin a-cını bana yaşatmasın.” O’nu k-aybettiğimde kendimi o kadar çok s-uçladım ki… Ben onun için dua etmemişim. “Çok sevdim Allah beni cezalandırdı” dedim o dönem. Mezarı açılmış, bembeyaz kefen al kanlara boyalı, “Hocam, son kez yüzünü göreyim” dedim. Ruhunu teslim ederken gülümsemiş meleğim.............HABERİN DEVAMI İÇİN FOTOĞRAFA TIKLAYIN