Reklamlar
Ekonomi 2020-08-09 19:53:12 Haber Zamanı

Ekonomiye güven tam!

Türkiye ekonomisi ve piyasaların koronavirüs pandemisi sürecinde gösterdiği performansı hedef alan kur odaklı manipülasyon çabalarına pek çok çevreden tepki geldi. Ekonomi yönetimine destek mesajı veren uzmanlar, Türkiye'nin kararlılıkla yoluna devam edeceğinin altını çizdi.

CNN TÜRK canlı yayınında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kerem Alkin, Prof. Dr. Kadir Tuna, Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş ve Prof. Dr. Sefer Şener, ekonomi yönetimine güven mesajı verdi.

PROF. ŞENER: KÜRESEL PİYASALARLA ALAKALI

Prof. Dr. Sefer Şener, "Sayın Cumhurbaşkanı özellikle Kovid-19 ile ilgili söyledi. Pandemi sürecinin zorlu geçtiğini, özellikle ekonomideki hareketlenmelerin pandemiyle ilgili olduğunu söyledi. Şu andaki dalgalanmalar özellikle pandemi süreciyle alakalı. Hakikaten baktığımızda da bize benzeyen ülkeler Brezilya gibi Polonya gibi ülkelerde de bu dalgalanma süreçlerini görüyoruz" diye konuştu,

Prof. Şener, şöyle devam etti:

"Son bir aylık dönemde ve Ocak ayı dönemini de sayarsak gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde ciddi anlamda baskı yaşandı. Ortalamasını aldığımızda yüzde 18 ile 33 arasında değişim var. Yani sadece Türkiye bu dalgalanmayı yaşamadı. Ekonomide bu dalgalanmayı değerlendirirken farklı noktalardan bakmak lazım. Altındaki dalgalanma farklı, dövizdeki dalgalanma farklı bir boyut. Altındaki dalgalanma tamamen kovid ile alakalı, ABD-Çin gerilimiyle alakalı. Gerilim altının ons fiyatını değiştiriyor. Dolayısıyla içerde altın fiyatı değişmesinin Türkiye ekonomisiyle ilgisi yok. Altındaki değişim küresel piyasalarla alakalı."

PROF. ALKİN: OLUMLU ETKİLERİNİ GÖRECEĞİZ

Prof. Dr. Kerem Alkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki tüm hak ve imkanlarıyla ilgili bir süreç yönetiyoruz. Cumhurbaşkanımız da yine bir saldırı beklentisi söz konusuysa bunun farkında olunduğu ve neticesinde Türkiye'nin Mavi Vatan stratejisinden taviz vermeyeceği konusunda mesaj vermiş oluyor.

Şunu da gözardı etmememizde yarar var, üç hafta önce uluslararası yönetim ve danışmanlık şirketleri ardı ardına yayınladıkları raporlarda dünyanın önde gelen şirketlerinin Asya ve Çin'e bağımlılıklarını koronavirüs nedeniyle gözden geçirdiklerini ve Çin ile Asya'ya yüzde 10 -15 bağımlılığı azaltacak adımlar atma noktasına geldiklerini açıkladılar. Bu çerçevede de Türkiye'ye pek çok ürünle ilgili olarak yeni siparişlerin geldiğine şahit olduk. Bu siparişler Haziran'da ihracat rekoru kırdırdı. Gelişmiş ekonomilere doğru bir sermaye çıkışının yaşandığına şahit olduk. Önümüzdeki dönemde hem hisse senedinde hem de tahvilde yabancı sermayenin olumlu etkilerini göreceğiz."

DOÇ. DR. KADİR TUNA: MERKEZ BANKASI'NIN ELİNDE ÇOK SAYIDA ARAÇ VAR

Doç. Dr. Kadir Tuna ise şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sayın Cumhurbaşkanının altını çizdiği, küresel ekonominin geçtiği zor dönemden bahsettiği. Malum kovid-19 süreci bizim yakın dönemde küresel ekonominin yaşandığı finansal krizden çok farklı sağlık krizi. Bu piyasalarda belirsizlik yaratmış durumda. Geçmişte ortaya çıkan finansal kriz sonrası alınan kararlar piyasalarda hızlı reaksiyon gösteriyordu. Fakat mevcutta ikinci dalga riskinin ortaya çıkıyor olması, ABD-Çin arasındaki gerilimin yılın son çeyreğinde tansiyonun artacağına yönelik beklentiler, Kasım ayında gerçekleştirilecek seçim ve seçimde ortaya çıkacak tablo gibi birçok önemli konu pandemiyle birleştiği zaman müthiş bir güvensizlik yaratmış durumda. Panik havası getirmiş görünüyor.

Merkez Bankalarının bu kadar ciddi parasal adımlarına rağmen, sermaye hareketlerinin sınırlı olması bu da fiyatları olumsuz etkiliyor. Petrol tarafında, altın tarafında oynaklığın çok yüksek olduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanının altını çizdiği konu, Türkiye'nin bu süreci yönetme becerisinin başarılı olduğunun altını çizdi. Merkez Bankası'nın elinde çok sayıda araç var. Tabi Merkez Bankası bu araçları piyasanın gidişatına göre kullanacaktır. "Merkez Bankası faiz artırsın" gibi adımları doğru bulmuyorum. Merkez Bankası bu tür faiz adımlarını çok gerekli olduğu durumlarda kullanacaktır. Bu da çok sık başvurulabilecek bir enstrüman olmadığını söyleyelim. BDDK'nın başkanlığındaki toplantıyı buna bağlamak gerekirse, bankacılık sektörünün paydaşlarıyla bir araya gelerek kararların uygulanmasına yönelik özellikle iletişim politikası açısından doğru olduğunu söyleyebiliriz."

İSLAM MEMİŞ: VATANDAŞLARIMIZ PANİK OLMASIN

Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş ise açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

"Uluslararası piyasalarda altının onsu 2300 dolar devamında 3 bin dolar olarak belirlendiği bunun devamında dolar kurundan aldığı destekle rekoru sık sık test ettiğini ancak yatırımcısına sık sık şunu tavsiye ediyoruz elinizdeki varlıklarınıza sahip çıkın. Yeni bir finans sistemi, yeni bir dünya sistemi var. Dolar artık rezervden öteye artık tercih edilmiyor. Yeraltında azalan madenler var. İnsanlar artık arkasından merkez bankası olmayan piyasaları emtiaları tercih ediyorlar. Altın ve gümüş bundan sonra rağbet görecek ve değer kazanacak. Şu anda dolar kurundan destek aldığı için yükseliyor. Yine yükselişlerine devam edecek.

Ancak Merkez Bankası başta olmak üzere diğer kurum ve kuruluşların aldığı tedbirlerle tekrar kısa vadeli geri çekilmeler yıl sonuna kadar olacaktır. Vatandaşlarımız panik olmasın. Yıllardır şunu tavsiye ediyoruz. Altın ve gümüş değerli bir emtiadır. Bağımsızdır, yeraltı madenidir. Dolar endeksi tekrar toparlanırsa bu yükselişler sürecek. Önümüzdeki yıl düğün yapacaklar, altın borcu olanlar mutlaka alsın. Herkes yüksekten satıp düşükten almak istiyor. Kesinlikle mantığınıza göre hareket edin, birikimlerinize sahip çıkın."

'DİĞER ÜLKELER DALGALANMAYI ÖNCE YAŞADI' 

Öte yandan piyasadaki son gelişmeleri değerlendiren stratejist Cüneyt Paksoy, "Rus rublesi, Güney Afrika randı, Brezilya reali, Meksika pesosu gibi para birimlerini baz aldığımızda ki Hindistan rupisi ve Çin yuanından sonra bu paralar gelişen para birimleri içerisinde en önemli kriter. Bu para birimleri içerisindeki TL'nin dolara karşı değer kaybı agresif değil" dedi.

Dolar/TL'de bir tepenin görüldüğünü ama bu tepenin görülme efektini diğer ülkelerin yıl başından bu yana birkaç aylık perspektifte Türkiye'den önce yaşadığını vurgulayan Paksoy, "An itibariyle yaşanan gelişen ülkelere olan bu virüs etkisinin yarattığı volatilite etkisinin bir miktar etkisi. Bir miktarda dolar endeksinin aşağı gelmesi ve basılan bunca paranın henüz gelişen piyasalara doğru realize olmaması" dedi.

'TÜRKİYE HİKAYESİNİ KORUYOR'

Virüste ikinci dalga ihtimallerinin azaldıkça ve gelişen para birimlerine doğru ucuzluğu satın alacak para efektleri geliştikçe senaryonun farklılaşacağını bildiren Paksoy, "Burada omurga değer hikayeyi korumak. O hikayede de önemli olan üretim gücü. Son gelen veriler bizim ihracat ve diğer makro tarafında da önemli bir gelişimi gösteriyor. Atılan adımların karşılık gördüğünü yani hikayenin korunduğunu gösteriyor" dedi.

'FİYATLAMALAR NORMALE DÖNECEK'

A Haber yayınında serbest piyasa koşulları içinde dolar kurunun kendi dengesini bulacağını ifade eden Paksoy, "Bir dönem TL likiditesi üzerinden adımlar atılacak. Bunlar proaktif yönetim içerisinde olması gereken adımlar. O adımların da etkisini görüyoruz. Global ölçekte gelişmeler virüs etkisinden arındıkça kademeli bir biçimde Dolar/TL tarafında fiyatlamalar normale dönecek" dedi.

Spot altının ise çok hızlı yükseldiğini ve ara ara düzeltmelerin gelebileceğini bildiren Paksoy, "Gram altın için 500'ün üzerinde köpük fiyatlamalar kısa vade için. Bana gram altın 450-500 bandında bir dönem geçirecek gibi geliyor" dedi.

'TÜM ŞANTİYELER ÇALIŞIYORLAR'

Öte yandan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da yeni tip koronavirüs salgını sürecinde şantiyelerde gerekli tüm tedbirleri alıp çalışmaya devam ettiklerini belirterek, “Ekonomimiz dimdik ayakta ve tüm şantiyelerimiz faal bir şekilde çalışıyorlar” dedi.

‘Ekonomimiz dimdik ayakta’

Karaismailoğlu, AK Parti Kütahya İl Başkanlığı’nı ziyaretinde yaptığı konuşmada, pandemi sürecinde gerekli tüm tedbirleri alarak şantiyeleri yeniden dizayn ettiklerini söyledi.

Canla başla çalıştıklarını vurgulayan Karaismailoğlu, şöyle devam etti:

“Türkiye genelinde kara yollarının 1200 noktada çalışması var. Deniz, hava ve demir yollarını saymıyorum. Onları da sayarsanız 4 binleri, 5 binleri bulur. Bunların hepsi ülkemizin gücünü, büyüklüğünü ve Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yapamayacağımız hiçbir işin olmadığının kanıtıdır. Ekonomimiz dimdik ayakta ve tüm şantiyelerimiz faal bir şekilde çalışıyorlar.”

Ülkede hem maddi açıdan hem de mühendislik açısından büyük işler yürütüldüğünü söyleyen Karaismailoğlu, “Yıllar önce bu projeleri dışarıdan gelen müteahhitler, bizimkileri taşeron alarak yaparlardı. Artık o devirler bitti. Bizim müteahhitlerimiz mühendislik açısından büyük işler yaparken dünyada da büyük işler yapıyorlar. İnşaat, ulaşım, yapı ve iletişim sektörümüz dünya çapında işler beceriyorlar. Çanakkale Köprüsü 2,5 milyar avroluk bir iş. Burası tamamen Türk mühendisleriyle yapılıyor. Buranın finansı da yurt dışından sağlanıyor.” dedi.
Karaismailoğlu, amaçlarının, vatandaşların yaşam kalitesinin yükseltilmesi olduğunu, yürüttükleri tüm işlerde çok başarılı olacaklarını ifade etti.

CANİKLİ: KARARLILIKLA YÜRÜMEYE DEVAM EDİYORUZ

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli, kurdaki dalgalanmalarla ilk defa karşılaşılmadığını, 180 milyar dolar ihracatı olan bir ekonomiye döviz üzerinden yıkıcı bir operasyon çekilemeyeceğini belirterek "Kararlılıkla yürümeye devam ediyoruz." dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye ekonomisinin, "kadrolu baykuşların" maaşlı önyargılarından hiç etkilenmediğini, bunların 2004'ten beri, her yıl kriz tellallığı yaptığını ifade etti.

Canikli, "'Geldi, gelecek' dediler. O kriz hiç gelmedi. Yine de vazgeçmediler, halen de kulaklarına fısıldanan fitne tohumlarını saçmaya devam ediyorlar. Boşuna beklemeyin, 100 defa sonuç alamadınız, 101. kez de efendileriniz hayal kırıklığı yaşayacak." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin kararlılıkla yoluna devam edeceğini ve menziline ulaşacağını vurgulayan Canikli, şöyle devam etti:

"Bazıları kafalarını kuma soksa da, beyazı siyah olarak göstermeye çalışsalar da güneş balçıkla sıvanmıyor.18 yılda Türkiye büyüdü, zenginleşti, güçlendi. Tüm vatandaşların hayat standardı inanılmaz şekilde yükseldi. Herkes, her aile kendi durumunu değerlendirsin. 18 yıl önceki ekonomik gücü ve hayat standardı neydi, bugün hangi seviyede? Bir başkasını değil herkes kendi durumunu karşılaştırsın. Zengini-fakiri, çalışanı-çalışmayanı, işçisi-memuru, genci-yaşlısı, muhalifi-muhalif olmayanı, kısacası herkes bu karşılaştırmayı yapsın. Sadece varlıklarını değil, borçlarını da hesaba katsın. Sonuçta 18 yıldaki refah artışına kendisi bile şaşıracaktır. Hayat standardındaki inanılmaz yükselişi fark edecektir."

"PARASAL GENİŞLEMEYE GİDİLİR VE FAİZLER DÜŞÜRÜLÜR"

Kadrolu bazı baykuşların "kurtuluş reçetesi" olarak parasal sıkılaştırmayı ve faizlerin yükseltilmesini önerdiğini ifade eden Canikli, "Ekonomiye giriş derslerinde bile okutulur, eğer pandemi sürecinde olduğu gibi genel ve yoğun bir talep daralması yaşanıyorsa hem talebi kamçılamak ve hem de yatırımları tahrik etmek amacıyla parasal genişlemeye gidilir ve faizler düşürülür." açıklamasını yaptı.

Salgın sürecinde ABD Merkez Bankasının 2,5 trilyon dolar ek parasal genişlemeye başvurduğuna dikkati çeken Canikli, Avrupa Merkez Bankasının ise piyasaya enjekte ettiği likiditenin 2,3 trilyon avroyu aştığını belirtti.

Hem Amerika hem de Avrupa'da faiz oranlarının sıfıra doğru ilerlediğine, reel faizlerin negatif olarak uygulandığına işaret eden Canikli, 2008 krizinde ABD ve AB'nin aynı genişletici ekonomik politikaları uyguladıklarını belirtti. Canikli, 2008 krizinde ABD Merkez Bankasının piyasaya ilave 4 trilyon dolar likidite sağladığını vurguladı.

Canikli, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının da bu dönemde parasal genişlemeye başvurduğunu belirterek, ancak bunun ABD Merkez Bankasının sağladığı likiditenin sadece 2 binde biri kadar olduğuna dikkati çekti.

Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"IMF ve benzeri kuruluşların şablon ekonomik programlarının otomatik pilotu olmaktan öteye geçemeyen ve ekonomik kapasitesi olmayan bazı kadrolu baykuşlar bu parasal genişlemeyi eleştiriyor. Böyle bir dönemde parasal genişleme olmayınca faizler yükselir. Kredi faizleri yüzde 25'in üzerine çıkar. Bu faiz oranı ile otomobil, beyaz eşya, konut ve diğer tüketim ürünlerine talep artışı olmaz, özellikle yatırımcı firmaların bu kadar yüksek faizle yeni yatırım yapmaları mümkün olmaz, yüksek finansman maliyeti nedeniyle binlerce şirket iflas ederdi.

Eğer Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve isabetli öngörüsü sonucu faiz oranları düşürülmemiş olsaydı Türkiye ekonomisi pandemi sürecinden çıkamazdı, çökerdi. Üretim dibe vururdu, işsizlik yüzde 40'ları aşardı, alacaklarını tahsil edemeyen bankacılık sistemi büyük yara alırdı. Yani faiz geliri elde eden yerli ve yabancı sermaye sahipleri hariç herkes kaybederdi, Türkiye kaybederdi. Parasal sıkılaştırmaya gidilmeyerek faizlerin düşürülmesi ekonomik göstergelerin hızla, pandemi öncesine dönüşünü ve ekonominin şahlanmaya devam etmesini sağlamıştır."

Canikli, Türkiye ekonomisinin 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4,5 gibi bir oranda büyüdüğünü ve bu rakamın dünyadaki en yüksek büyüme oranı olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Türkiye ilk çeyrekte büyümede dünyanın lideridir. Daha ötesi var mı? Parasal genişlemeyi ve düşük faiz politikasını eleştirmek ve temsilcisi oldukları sermayenin avukatlığını yapmak için parti bile kuracak kadar kökü dışarıya bağlı olanların manipülatif kehanet ve temennileri hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Döviz kurundaki dalgalanmalarla Türkiye ekonomisi ilk defa karşılaşmıyor. Her seferinde gemi fırtınayı atlatmış ve güvenli limanlara ulaştırılmıştır. Bu seferde sakinleşme sağlanacaktır. 180 milyar dolar ihracatı olan ve her yıl 50 milyon turisti ağırlayan bir ekonomiye döviz üzerinden yıkıcı bir operasyon çekilemez. 18 yıldır her alanda sayısız reforma imza atarak tarih yazan Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, daha güçlü ve tam bağımsız Türkiye yolunda kararlılıkla yürümeye devam ediyoruz."

AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÇELİK'TEN TEPKİ: BUNLARI DEFALARCA GÖRDÜK

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise "Hükümetimiz, Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimi ile dimdik ayaktadır. Her türlü kriz senaryosunu şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da boşa çıkaracağız ve hedeflerimize yürüyeceğiz." ifadelerini kullandı.

Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yükselmeye devam eden güç olduğunu, ekonomide, dış politikada, terörle mücadelede, iç politikada, sosyal politikalarda hedeflerine yürümeye devam edeceğini belirtti.

Yürüttükleri "millet siyaseti"ne karşı "lejyoner siyaseti" ile karşı çıkanların propagandalarının amacını gördüklerini vurgulayan Çelik, milletin talimatları ile konjonktüre dayanmayan, kalıcı ve sürekliliği olan politikalarla ekonominin, güvenliğin ve demokrasinin gücünü garanti altına alan adımları atmaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Milletin kendisi için çalışanların yanında olduğunu belirten Ömer Çelik, kalıcı ve sürekliliği olan kararlarla ekonomiyi, milli çıkarları ve güvenliği teminat altına almaya devam eden politikalar uygulamanın siyasi hareketlerinin varlık sebebi olduğuna dikkati çekti.

AK Parti Sözcüsü Çelik, şunları kaydetti:

"Hükümetimiz Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimi ile dimdik ayaktadır. Her türlü kriz senaryosunu şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da boşa çıkaracağız ve hedeflerimize yürüyeceğiz.

Refah, güvenlik, adalet ve demokratikleşme üreten politikaları her türlü etkiden koruyacak kalıcı imzalar atma yolunda geleceğe kararlılıkla ve güçle yürüyoruz. Siyasetimizi konjonktürel etkilere teslim etmeye çalışan propagandaları yine boşa çıkaracağız.

Sürekli kriz senaryolarının emrine girerek, Hükümetimizi ve bakanlarımızı hedef alan propagandaların amacını ve siyasi adresini biliyoruz. Bunları defalarca gördük. Bunların itibarı ve siyasi geleceği yoktur.

Bizim için önemli olan milletimizin talimatlarıdır. Milletimizin her bir ferdinin sesine kulak vermek en yüksek siyasi hassasiyetimiz ve ilkemizdir. Her bir ferdiyle tüm milletimizin sesine kulak vererek, siyasi sözümüzü sadece milletimizin talimatı ile inşa ediyoruz.

Lejyoner siyaseti ile Hükümetimizi ve bakanlarımızı hedef alanların ekonomide, güvenlikte ve dış politikada demokrasimizi bağımlı hale getirmeye çalışan sözde politikaları ve propagandaları ile mücadelemiz sürecektir. Ülkemiz büyüktür, siyasetimiz milletimize dayanmaktadır."

BAKAN VARANK'TAN TÜRKİYE EKONOMİSİ MESAJI

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank piyasalardaki gelişmelerle ilgili açıklamalarda bulundu. Bakan Varank açıklamasında, 'Makro göstergelerdeki dalgalanmalar Türkiye ekonomisinin gerçeğini yansıtmıyor. Türkiye ekonomisinin yönü üretim, istihdam, inovasyondur' dedi.

Bakan Varank sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

Makro göstergelerdeki dalgalanmalar Türkiye ekonomisinin gerçeğini yansıtmıyor. Türkiye ekonomisinin yönü üretimdir, istihdamdır, inovasyondur. Her zaman olduğu gibi kalkınmaya dönük yatırım iştahını artıran adımlarla, Türkiye'yi hep beraber hakettiği seviyelere taşıyacağız.

Ne yazık ki; ekonomi kötüye gitsin, gemi su alsın, ülke batsın da yeter ki gitsinler diyenler, ellerini oğuşturarak bekleyenler var. Derdi memleket olmayandan ne vatana ne de millete fayda gelmez. Bu zihniyet zilliyete mahkumdur.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, "Biz bu milletin tarihin içinden akıp gelen büyük idealini ve iddialarını taşımaya devam edeceğiz. Milletimiz rahat olsun. Kendimize güvenelim, Türkiye'ye güvenelim, umut ve inancımızı artıralım." ifadelerini kullandı.

Ünal, Twitter hesabından, "Türkiye'ye güveniyorum" etiketiyle yaptığı paylaşımda, ekonomi gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

18 yıldır yaşanan her zorlukta, bu durumu AK Parti'den kurtulma fırsatı olarak görenlerin, bugün tüm dünyanın yaşadığı küresel salgından kaynaklanan zorlukları ve dövizdeki hareketliliği fırsat olarak görüp yine umutlandıklarını belirten Ünal, şöyle devam etti:

"Her seferinde olduğu gibi milletimizin güvenini yaralamak, umudunu kırmak için harekete geçtiler. Evet, tüm dünya ile birlikte zor zamanlardan geçiyoruz. Bu tür zamanlarda kaygılanmak, endişe duymak normal. Bu yönde kaygılar dile getirilebilir. Fakat geçmişe dönüp baktığımızda 18 yıldır 'her ne pahasına olursa olsun AK Parti’den kurtulmalıyız' lobisi hiç durmadı. Nelere umut bağlamadılar ki. Her seferinde 'bu defa kurtulacağız' dediler ve biz her seferinde kararlılıkla inandığımız yolda milletimizle beraber her engeli aşarak yürüdük."

Ünal, geçmişte "ordu göreve" pankartları açanların, kapatma davası ile "bu sefer tamam" diyenlerin, 27 Nisan e-muhtırasını alkışlayanların, Gezi'de "altı ay alışveriş yapmayın ekonomi çöksün" açıklaması yapanların, FETÖ'nün yargı darbesinden medet umanların, MİT tırları operasyonu ile Türkiye'yi savaş suçlusu ilan etmeye kalkışanların, 15 Temmuz'a bel bağlayanların, Suriye'de PYD/YPG'ye "arkadaşlar" diyenlerin, sınırları güvence altına almak, toprak bütünlüğünü korumak için yapılan harekatlarda hezimet yaşamalarını bekleyenlerin, Libya’da darbecilerin yanında duranların ve Mavi Vatan'da Yunan tezlerini savunanların hep hayal kırıklığına uğradıklarını vurguladı.

"Biz inandığımız yolda milletimizle beraber her engeli aşarak yürüdük." ifadesini kullanan Ünal, şunları kaydetti:

"Şimdi dövizdeki artışa bel bağlayanlar yine hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Bunlara öneriniz ne diye sorsak, ekonomi için IMF'yi adres gösterecekler ve 'Türkiye olarak iddialarınızdan vazgeçin' diyecekler. Biz bu milletin tarihin içinden akıp gelen büyük idealini ve iddialarını taşımaya devam edeceğiz. Milletimiz rahat olsun. Kendimize güvenelim, Türkiye’ye güvenelim, umut ve inancımızı artıralım.

İSTİB BAŞKANI KOPUZ: ÜLKEMİZİN DİZ ÇÖKMESİNİ BEKLEYENLERİN HEVESİ KURSAĞINDA KALACAK

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, son günlerde yaşanan piyasa dalgalanmalarına ilişkin, "Ülkemizin diz çökmesini bekleyen iç ve dış mihrakların hevesleri kursaklarında kalacaktır." ifadesini kullandı.

Kopuz, son günlerde piyasada görülen hareketlenme ve ortaya çıkan tartışmalar hakkında yazılı açıklama yaptı.

Türkiye’ye yapılan ekonomik saldırıların her fırsatta yinelendiğini belirten Kopuz, son günlerde yaşanan piyasa dalgalanmasının koronavirüs salgınının ikinci dalgası ile ilgili beklentilerin artmasıyla başladığını kaydetti.

Tüm dünyanın bu büyük sorun ile savaştığını aktaran Kopuz, her ülkenin ciddi yaralar aldığını belirtti.

Kopuz şu ifadeleri kullandı:

"İşin dikkati çeken tarafı ise salgınla mücadelede en başarılı ülkelerden biri olmamıza rağmen tam tersi imiş gibi gösterilmeye çalışılması. Türkiye, salgın boyunca sağlık alanında kelimenin gerçek anlamıyla destan yazdı. İtalya, Fransa, İngiltere, İspanya kâbusu yaşarken biz mutedil bir biçimde ilk dalgayı atlattık. Salgının ekonomik etkileriyle mücadele için yapılanlarla da birçok ülkeden pozitif ayrışmış durumdayız. Hem esnafımız hem büyük işletmelerimiz hem de çalışanlar için alınan tedbirler sorunun büyümesini engelledi ve engellemeye devam ediyor.

Yine de tüm dünyada olduğu gibi bizde de olumsuz bazı gelişmeler yaşanıyor. Çünkü ekonomiyi en çok rahatsız eden şey belirsizliktir. Belirsizlik olduğunda altın gibi yatırım araçları muteber hale geliyor. Altın fiyatları artarken borsa düşüyor, döviz yükseliyor. Peki, altın fiyatları sadece bizde mi artıyor? Hayır. Altın son günlerde tüm dünyada tarihin en yüksek seviyesine çıktı."

"BENİM ANLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKTİĞİM, HER EKONOMİK DALGALANMADA 'TAMAM BU SEFER BATTIK' DİYE SEVİNENLER"

Ali Kopuz, Türkiye’nin son zamanlarda sık sık yaşadığı gibi ekonomik olarak saldırıya uğramasının elbette ki bazı çevreleri sevindirdiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Türkiye, Akdeniz’deki çıkarlarını korumak için taviz vermeyen, terörle mücadelede büyük başarılar elde eden, savunma sanayisi sürekli gelişen ve güçlenen bir ülke. Benim anlamakta güçlük çektiğim, her ekonomik dalgalanmada 'Tamam bu sefer battık' diye sevinenler. İçinde bulunduğu geminin batmasını isteyen biri nasıl bir aymazlık, nasıl bir ruh hali içindedir? Bu sözleri tarih kaydediyor. İnsan kendinden utanmazsa torunundan utanmalı. Allah cümlesine akıl, izan nasip eylesin."

ASKON BAŞKANI AYDIN: "GÜÇLÜ EKONOMİK YAPIMIZLA PANDEMİ SÜRECİNİ ATLATACAĞIZ"

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, "Doğru ve emin adımlarla hedeflerimize yürüyoruz. Pandemi sürecinde yaşanılan sıkıntılar bizlerde moralsizlik oluşturmasın. Güçlü ekonomik yapımız ile bu süreci de atlatacak ve yarınların inşasına kuvvetli bir şekilde koşmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, son günlerde yükselen döviz kuru ve altın fiyatlarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Tüm dünyanın pandemi ile ekonomik anlamda ciddi dalgalanmalara maruz kaldığını belirten Aydın, döviz kurundaki ve altındaki yükselmenin de bu dalgalanmanın bir parçası olduğunu vurguladı.

Türkiye ekonomisinin güçlü ve sağlam temeller üzerine kurulu olduğunu kaydeden Aydın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Pandeminin etkisinin zayıflaması ve piyasalarda güven ortamının oluşması ile bu dalgalanma da elbette durulacaktır. İş dünyası olarak ülke ekonomimize bundan önceki dalgalanmalarda olduğu gibi bu süreçte de güven duymaktayız. Yerli üretim ve katma değeri yüksek ürünler üzerine yapılan çalışmaların semeresini almaktayız. Özellikle savunma sanayinde yüzde 70'lere varan yerli üretim ile dışa bağımlılık oranını azalttık. Ödevlerimiz belli ve bu bağlamda çalışmalarımız da belli. Güçlü ekonomi, aynı zamanda güçlü Türkiye demek. Dışa bağımlılığımızı azalttığımız her bir ürün bizi daha güçlü kılacaktır. Doğru ve emin adımlarla hedeflerimize yürüyoruz. Pandemi sürecinde yaşanılan sıkıntılar bizlerde moralsizlik oluşturmasın. Güçlü ekonomik yapımız ile bu süreci de atlatacak ve yarınların inşasına kuvvetli bir şekilde koşmaya devam edeceğiz.

SETA EKONOMİ ARAŞTIRMACISI DOÇ DR. MEVLÜT TATLIYER: PANDEMİYİ TÜRKİYE EN AZ HASARLA ATLATACAK

Altının onsunun 2000 dolara gelme sürecinin Türkiye ile hiçbir alakası olmadığına dikkat çeken Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, “Altının yükselişi pandemi süreciyle birlikte artan belirsizlikten kaynaklanıyor. Dünyada faiz oranları düştü, yatırımcılar gelişmekte olan ülkelerden çıkıp altına sarıldığı için altın yükseldi. Doların da 7 TL civarına gelmesinin de temel sebebi pandemidir ve bunu çok şiddetli bir şekilde yaşıyoruz. Belirli sektörleri koronavirüsün yayılmaması için diğer ülkelerde de olduğu gibi kendi elimizle kapattık. Bu tür bir salgın modern tarihte ilk defa yaşanıyor ve dünya ekonomisini inanılmaz olumsuz etkiledi. ABD ekonomisi yüzde 30, Avrupa ekonomisi de ikinci çeyrekte yüzde 10 civarında daraldı. 1929 buhranının bile ötesine geçildi” dedi. Türkiye en az hasarla atlatacak Türkiye’nin ikinci çeyrek büyüme rakamlarının Avrupa ve ABD kadar negatif olmayacağını belirten Tatlıyer, “Üçüncü çeyrekten daha umutluyum çünkü Haziran ayındaki harcama düzeyi pandemi öncesi düzeye döndü. Bunu oldukça objektif rakamlar olan kredi kartı harcamalarından anlıyoruz. Bu da Türk halkının para harcamayı sevdiğini ve gelecekle ilgili ekonomik beklentilerinin iyi olduğunun kanıtıdır. Aynı zamanda ekonomik güven endeksleri de Haziran’da ciddi şekilde iyileşti. Diğer ülkelere göre pandemiyi en az hasarla atlatacağımızı düşünüyorum” diye konuştu.

KORKMAZ KARACA: OYUN KURAN BİR TÜRKİYE'YE KARŞI YAPILAN MANİPÜLASYONLAR BUNLAR

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Korkmaz Karaca ekonomideki son gelişmeleri yorumladı.

Korkmaz Karaca, kur manipülasyonunun 2018'in Ağustosu'nda da yaşandığını hatırlatarak "Şimdi 2020 Ağustosu'ndayız aynı manipülasyonu tekrardan yaşıyoruz" dedi.

OYUN KURUCU TÜRKİYE VAR

Karaca "Güçlenen, oyunları bozan, güçlü Türkiye'ye karşı yapılan ayak oyunları bunlar. Bakın Doğu Akdeniz'de hakkını koruyan, hakkını arayan, oyun kurucu bir Türkiye var bugün. Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde oyun kuran bir Türkiye var. İşte bu oyun kuran bir Türkiye'ye karşı yapılan manipülasyonlar bunlar." dedi.

Karaca şöyle devam etti:

TÜRKİYE'NİN KURUMLARI GÖREV BAŞINDA

"Türkiye Libya'nın meşru seçilmiş yönetimi ile muhteşem bir deniz anlaşması yaptı. Bu anlaşmanın bir konturunu Yunanistan ile diktatör Sisi'nin başında olduğu Mısır yapmaya çalışıyor. Mısır ile Yunanistan ne oldu da bir araya geldi. Lütfen büyük resme büyük fotoğrafa bakalım. Büyüyen oyun kuran büyük Türkiye'nin doğum sancıları bunlar. Türkiye'nin tüm kurumları görevlerini başında. BDDK'sı Merkez Bankası, Hazine ve Maliye Bakanlığı hepsi muhteşem bir şekilde görevlerinin başında.

ÜLKEME GÜVENİYORUM, LİDERİME İNANIYORUM

Türkiye'den istikrarlı, potansiyeli yüksek hangi ülke var bu bölgede. Ülkeme güveniyorum, liderime inanıyorum. Hükumetimize, ülkemizin kurumlarının tamamına sonsuz güven duyuyorum. Biz bugün Türkiye olarak milli ekonomimizi kuruyoruz. Bu doğum sancıları olacak. Bunların olması çok doğal."

 

FACEBOOK YORUMLARI
Haberzamani.com.tr YORUMLARI Bu haber hakkında 0 yorum yapıldı
BU HABER HAKKINDA YAPILAN YORUMLAR
TWİTTER YORUMLARI

Twitter Comments Alanı Buraya Gelecek